Giriş yap
Similar topics
En son konular
Ünlüler Çıldırmış Olmalı
1 sayfadaki 1 sayfası
Ünlüler Çıldırmış Olmalı
Ünlüler Çıldırmış Olmalı
46 dergisi, yeni sayısında ‘korku’ konseptini işledi.
Sanat dünyasının ünlü isimleri, korku edebiyatının ve kültürünün
fenomenleriyle Mehmet Turgut’un fotoğraf karelerinde buluştu.
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
TOLGAHAN SAYIŞMAN&SERENAY SARIKAYA
Ölü gelin
Genç sevgililer Serenay Sarıkaya ve Tolgahan Sayışman, dergi için Tim
Burton’un “Ölü Gelin” (The Corpse Bride) filmini gerçeğe dönüştürdü
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
DOĞA RUTKAY
Chucky’nin kurbanı Doğa oldu
Doğa Rutkay, Mehmet Turgut’un objektifine beyazperdenin katil bebeği Chucky ile poz verdi.
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
MERT FIRAT
Kaçmıyorum, üstüne gidiyorum
Dergi için kurt adam olan Mert Fırat, ‘korku’nun üzerine gidenlerden:
“Korku beni harekete geçiriyor, koşmama neden oluyor. Elbette kaçmak
değil bu. Üstüne gidiyorum. Doğru mu bilemiyorum ama gidiyorum işte...
Korku ile cesaret arasında ciddi bir bağ var. Hem Türkiye’de yaşamak
cesaret işi bir yandan, o yüzden korkusuzum belki de. Ama tarihimizle,
yanlışlarımızla yüzleşmek için cesarete daha fazla ihtiyacımız var”
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
İSMAİL HACIOĞLU
Nelerden korkuyor?
İsmail Hacıoğlu da dergiye korkularını anlattı.
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
BAHADIR BARUTER
Sakin röportaj
Korku sayısı için objektif karşısına geçenlerden biri de Bodrum’da
yaşayan Bahadır Baruter’di. 46 dergisi ünlü karikatüristle “korku”
üzerine muzaffer ama epey ‘sakin’ bir röportaj yaptı, alaylı yanıtlar
aldı
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Özkan Uğur, Frankenstein olmak için tam 6 saat kıpırdamadan ve büyük bir sabırla, Dükkan-ül Hayal ekibinin önünde oturdu
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Dergi, dördüncü sayısında ise yine ünlülerin birbirinden çılgın pozlarına yer vermişti.
Mehmet Turgut’un 4.sayı için görüntülediği isimler arasında Haluk
Bilginer’den Haldun Dormen’e, şebnem Bozoklu’dan Hale Caneroğlu’na pek
çok sanatçı var. İşte derginin yeni sayısında sanatçılardan ilginç
pozlar ve açıklamalar...
Hale Caneroğlu: “Bir sanatçı olarak aslında geyşalardan çok da
farklı olmadığımızı düşünüyorum. Biz de aynı eğitimlerden geçiyoruz,
sesimizi kullanmayı, dans etmeyi öğreniyoruz. Kendi yeteneklerimizi
kullanarak, -çok şükür ki kendimizi satarak değil- yarattığımız dünyada
izleyicileri eğlendirmeye çalışıyoruz. Bizim kariyer yolculuğumuz çok
kolay bir şey değil. O yüzden ne zaman umutsuzluğa kapılsamhemen ‘Bir
Geyşanın Anıları’ filmini izliyorum. Geyşaları yetiştiren çok saygı
değer ablaları vardır ya, hani onlar adına tüm kariyer planlarını
düzenlerler... Her izlediğimde o ablaları menajerlere benzetiyorum.”
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Haluk Bilginer: “Babam öldü ama hala sahneye çıkarım yavşaklığına
asla inanmam. Önce insandır önemli olan, oyun değil. Ben babam ölürse
sahneye filan çıkmam, k.çımı yesin herkes. Bu kadar içini yakan bir şey
varken ‘Çok üzgünüz ama show must go on’ demek, bırakın bu işleri
yani. Rolümden etkilendim diyen aktör iki şeydir; ya yalancıdır ya ruh
hastası. Hemen tedavi olması lazım. Oyunculukla ilgili her şeyi o
efsane sanılan detaylardan ayırmak gerekli. Oyuncular, ustalık sahibi
olmadan efsane sahibi olmaya çok meraklıdır. İşini iyi yap, efsaneleri
unut. Artık sinema ve televizyon gibi araçlar sayesinde kimin nasıl
oynadığını herkes görebiliyor. Eskilerden ‘çook iyi oyuncu’ olarak
hatırlanan birçok oyuncunun aslında çok kötü oyuncular olduğuna eminim.
Oyuncuların çoğu yavşaktır genellikle...”
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Haldun Dormen: “Oyunun gerektirdiğinin dışında doğaçlama
yapılmasından hoşlanmıyorum. Her aktör kendi kafasına göre doğaçlama
yaparsa, oyunun anlamı kalmıyor. Gerektiğinde yönetmenine sorar,
konsepte uygun bulunur, o şekilde kabul görür tabii ki. Ama yani kendi
kafasına göre bir şey söylerse olmaz ki. Mesela Zihni Göktay. Her akşam
ayrı bir şey söylüyor, insanlarla çene çalıyor Lüküs Hayat’ta, 27
yıldır. Daha geçen gün tekrar yaşadık, iki saatlik oyun dört saat sürdü.
Onun da tarzı öyle. Ama işte o konsepte aykırı bir şey oluyor bana
göre.” “Türkiye’de de, dünyada da doğru yapılan şeylere karşı çıkanlar
olacaktır. Daha oyuna başlamadan gelip, ‘O oyun tutmaz’ derler. şans
vermezler. Hiçbir şey görmeden yorum yaparlar. Ben belki de hakkında en
az konuşulanlardan biri olmama rağmen, böyle şeyler duyuyorum ve yersiz
eleştirilere maruz kalıyorum. Sanki herkes bir şeyler kötü gitsin diye
geçiriyor içinden.”
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Şebnem Bozoklu: “Helena Bonham Carter’ın kocası Tim Burton,
yaşadığımız yüzyıl içinde en beğendiğim yönetmen. Birçok insanın ‘en
beğenilenler’ listesinde Tim Burton olmayabilir. Ama benim onu çok
seviyor olmamın nedeni işini tanıyabiliyor olmam. Tim Burton’ın
stüdyosuna girebilmek için ölebilirdim. Mesela Johnny Depp! Adam
kariyerini öyle bir yerden öyle bir yere döndürdü ki şimdi sadece
kendini iyi hissedebileceği işleri yapıyor. Tabii bunlar güzel bir üçlü
oldular. Tim, Helena ve Johnny... Kıskanıyorum! Okeye dördüncü olmak
istiyorum!”
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Levent Üzümcü: “Baba olmak, aile sahibi olmak ve onun getirdiği
sistemin içerisinde yaşam, akıntıya karşı yüzmek gibidir. Sürekli bir
çaba içinde olmak zorundasın. Böyle bir hayatta doğaçlama yapabilmek de
çok kolay değildir. Ama ben doğaçlama yapmıyorum diye or.spu çocuğu
değilim. Ben doğaçlama yapmıyorum, diğer oyuncu arkadaşlarım gibi
yaşamıyorum diye çok fazla ayrıma tabi tutulduğum olur. Beni gittikleri
ortama çağırmazlar ya da gittikleri ortamda ben varsam bana sivil
polis muamelesi yaparlar. O kadar üzülürsün ki bundan dolayı.”
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Atiye: “12 yaşındayken bir müzikal yarışmasına katılmıştım. Orada
repliğimi unuttum ve strese girdim. ılk defa öyle bir şey oldu diye çok
sinirlendim ve bıraktım. Ve tabii ki kötü bir not aldım. O olaydan
sonra düşündüm ki her şeye hazırlıklı olmak gerekiyor, hiçbir şeyi
kontrol edemezsin hayatında. Mesela sahnede bir şey oluyor, s.çıyoruz
ve ‘Kusura bakmayın s.çtık’ diyorum. MTV Awards’da öyle olmuştu mesela.
Geçenlerde bir ödül töreninde CD takıldı, ben de ‘Süper bir playback
oldu!’ dedim. Gülerek geçiştiriyorum, alay ediyorum aslında kendimle.
En çok kendi hatalarıma gülüyorum.”
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
MilliyeT
46 dergisi, yeni sayısında ‘korku’ konseptini işledi.
Sanat dünyasının ünlü isimleri, korku edebiyatının ve kültürünün
fenomenleriyle Mehmet Turgut’un fotoğraf karelerinde buluştu.
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
TOLGAHAN SAYIŞMAN&SERENAY SARIKAYA
Ölü gelin
Genç sevgililer Serenay Sarıkaya ve Tolgahan Sayışman, dergi için Tim
Burton’un “Ölü Gelin” (The Corpse Bride) filmini gerçeğe dönüştürdü
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
DOĞA RUTKAY
Chucky’nin kurbanı Doğa oldu
Doğa Rutkay, Mehmet Turgut’un objektifine beyazperdenin katil bebeği Chucky ile poz verdi.
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
MERT FIRAT
Kaçmıyorum, üstüne gidiyorum
Dergi için kurt adam olan Mert Fırat, ‘korku’nun üzerine gidenlerden:
“Korku beni harekete geçiriyor, koşmama neden oluyor. Elbette kaçmak
değil bu. Üstüne gidiyorum. Doğru mu bilemiyorum ama gidiyorum işte...
Korku ile cesaret arasında ciddi bir bağ var. Hem Türkiye’de yaşamak
cesaret işi bir yandan, o yüzden korkusuzum belki de. Ama tarihimizle,
yanlışlarımızla yüzleşmek için cesarete daha fazla ihtiyacımız var”
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
İSMAİL HACIOĞLU
Nelerden korkuyor?
İsmail Hacıoğlu da dergiye korkularını anlattı.
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
BAHADIR BARUTER
Sakin röportaj
Korku sayısı için objektif karşısına geçenlerden biri de Bodrum’da
yaşayan Bahadır Baruter’di. 46 dergisi ünlü karikatüristle “korku”
üzerine muzaffer ama epey ‘sakin’ bir röportaj yaptı, alaylı yanıtlar
aldı
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Özkan Uğur, Frankenstein olmak için tam 6 saat kıpırdamadan ve büyük bir sabırla, Dükkan-ül Hayal ekibinin önünde oturdu
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Dergi, dördüncü sayısında ise yine ünlülerin birbirinden çılgın pozlarına yer vermişti.
Mehmet Turgut’un 4.sayı için görüntülediği isimler arasında Haluk
Bilginer’den Haldun Dormen’e, şebnem Bozoklu’dan Hale Caneroğlu’na pek
çok sanatçı var. İşte derginin yeni sayısında sanatçılardan ilginç
pozlar ve açıklamalar...
Hale Caneroğlu: “Bir sanatçı olarak aslında geyşalardan çok da
farklı olmadığımızı düşünüyorum. Biz de aynı eğitimlerden geçiyoruz,
sesimizi kullanmayı, dans etmeyi öğreniyoruz. Kendi yeteneklerimizi
kullanarak, -çok şükür ki kendimizi satarak değil- yarattığımız dünyada
izleyicileri eğlendirmeye çalışıyoruz. Bizim kariyer yolculuğumuz çok
kolay bir şey değil. O yüzden ne zaman umutsuzluğa kapılsamhemen ‘Bir
Geyşanın Anıları’ filmini izliyorum. Geyşaları yetiştiren çok saygı
değer ablaları vardır ya, hani onlar adına tüm kariyer planlarını
düzenlerler... Her izlediğimde o ablaları menajerlere benzetiyorum.”
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Haluk Bilginer: “Babam öldü ama hala sahneye çıkarım yavşaklığına
asla inanmam. Önce insandır önemli olan, oyun değil. Ben babam ölürse
sahneye filan çıkmam, k.çımı yesin herkes. Bu kadar içini yakan bir şey
varken ‘Çok üzgünüz ama show must go on’ demek, bırakın bu işleri
yani. Rolümden etkilendim diyen aktör iki şeydir; ya yalancıdır ya ruh
hastası. Hemen tedavi olması lazım. Oyunculukla ilgili her şeyi o
efsane sanılan detaylardan ayırmak gerekli. Oyuncular, ustalık sahibi
olmadan efsane sahibi olmaya çok meraklıdır. İşini iyi yap, efsaneleri
unut. Artık sinema ve televizyon gibi araçlar sayesinde kimin nasıl
oynadığını herkes görebiliyor. Eskilerden ‘çook iyi oyuncu’ olarak
hatırlanan birçok oyuncunun aslında çok kötü oyuncular olduğuna eminim.
Oyuncuların çoğu yavşaktır genellikle...”
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Haldun Dormen: “Oyunun gerektirdiğinin dışında doğaçlama
yapılmasından hoşlanmıyorum. Her aktör kendi kafasına göre doğaçlama
yaparsa, oyunun anlamı kalmıyor. Gerektiğinde yönetmenine sorar,
konsepte uygun bulunur, o şekilde kabul görür tabii ki. Ama yani kendi
kafasına göre bir şey söylerse olmaz ki. Mesela Zihni Göktay. Her akşam
ayrı bir şey söylüyor, insanlarla çene çalıyor Lüküs Hayat’ta, 27
yıldır. Daha geçen gün tekrar yaşadık, iki saatlik oyun dört saat sürdü.
Onun da tarzı öyle. Ama işte o konsepte aykırı bir şey oluyor bana
göre.” “Türkiye’de de, dünyada da doğru yapılan şeylere karşı çıkanlar
olacaktır. Daha oyuna başlamadan gelip, ‘O oyun tutmaz’ derler. şans
vermezler. Hiçbir şey görmeden yorum yaparlar. Ben belki de hakkında en
az konuşulanlardan biri olmama rağmen, böyle şeyler duyuyorum ve yersiz
eleştirilere maruz kalıyorum. Sanki herkes bir şeyler kötü gitsin diye
geçiriyor içinden.”
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Şebnem Bozoklu: “Helena Bonham Carter’ın kocası Tim Burton,
yaşadığımız yüzyıl içinde en beğendiğim yönetmen. Birçok insanın ‘en
beğenilenler’ listesinde Tim Burton olmayabilir. Ama benim onu çok
seviyor olmamın nedeni işini tanıyabiliyor olmam. Tim Burton’ın
stüdyosuna girebilmek için ölebilirdim. Mesela Johnny Depp! Adam
kariyerini öyle bir yerden öyle bir yere döndürdü ki şimdi sadece
kendini iyi hissedebileceği işleri yapıyor. Tabii bunlar güzel bir üçlü
oldular. Tim, Helena ve Johnny... Kıskanıyorum! Okeye dördüncü olmak
istiyorum!”
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Levent Üzümcü: “Baba olmak, aile sahibi olmak ve onun getirdiği
sistemin içerisinde yaşam, akıntıya karşı yüzmek gibidir. Sürekli bir
çaba içinde olmak zorundasın. Böyle bir hayatta doğaçlama yapabilmek de
çok kolay değildir. Ama ben doğaçlama yapmıyorum diye or.spu çocuğu
değilim. Ben doğaçlama yapmıyorum, diğer oyuncu arkadaşlarım gibi
yaşamıyorum diye çok fazla ayrıma tabi tutulduğum olur. Beni gittikleri
ortama çağırmazlar ya da gittikleri ortamda ben varsam bana sivil
polis muamelesi yaparlar. O kadar üzülürsün ki bundan dolayı.”
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Atiye: “12 yaşındayken bir müzikal yarışmasına katılmıştım. Orada
repliğimi unuttum ve strese girdim. ılk defa öyle bir şey oldu diye çok
sinirlendim ve bıraktım. Ve tabii ki kötü bir not aldım. O olaydan
sonra düşündüm ki her şeye hazırlıklı olmak gerekiyor, hiçbir şeyi
kontrol edemezsin hayatında. Mesela sahnede bir şey oluyor, s.çıyoruz
ve ‘Kusura bakmayın s.çtık’ diyorum. MTV Awards’da öyle olmuştu mesela.
Geçenlerde bir ödül töreninde CD takıldı, ben de ‘Süper bir playback
oldu!’ dedim. Gülerek geçiştiriyorum, alay ediyorum aslında kendimle.
En çok kendi hatalarıma gülüyorum.”
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
MilliyeT
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Salı 17 Ocak 2017, 22:04 tarafından yildo
» Papanın Maksadı
Perş. 04 Ara. 2014, 14:29 tarafından MUHTESEM
» 26 Eylül Dil Bayramı Kutlu Olsun
Cuma 26 Eyl. 2014, 11:58 tarafından MUHTESEM
» İşte İhsanoğlu'nun Seçim Logosu
Perş. 10 Tem. 2014, 10:06 tarafından MUHTESEM
» Jandarma Teşkilatının Kuruluş Yıldönümü
C.tesi 14 Haz. 2014, 12:00 tarafından MUHTESEM
» 54 kentte kış lastiği takmayana ceza kesilecek
Salı 17 Ara. 2013, 14:05 tarafından MUHTESEM
» Diyarbakır'da Türkçe Tabelalar Kaldırılıyor
Perş. 14 Kas. 2013, 13:07 tarafından MUHTESEM
» Subay ve Astsubaylar arasında istifalar arttı
Salı 05 Kas. 2013, 17:16 tarafından MUHTESEM
» Bôyle Baba olmaz Olsunn
Çarş. 09 Ekim 2013, 19:05 tarafından ValiBey